İÇTİHAT ÖRNEKLERİ

Hz. Peygamber’in iki yönü vardır:

1-Risalet yönü.

2-Beşeriyet yönü.

Risalet yönüyle Hz. Peygamber “O kendi hevasından konuşmaz. O’na gelen ancak bir vahiydir”1 ayetinin mazharıdır. Onun, “Allah böyle buyuruyor” deyip söylediği şeyler kendinden değildir. Beşeri yönüyle ise, içtihatla mükellef bir insandır.

Mesela Bedir esirlerine ne yapılacağı hususunda vahiy gelmeyince Hz. Peygamber fidye karşılığı onları serbest bırakmak içtihadında bulunmuş,2 daha sonra gelen vahiy O’nun içtihadını iptal etmemekle beraber şu hükmü bildirmiştir:

“Hiçbir peygamber için, yeryüzünde ağır basmadıkça esirleri bulunmak doğru değildir. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz. Hâlbuki Allah, ahireti diliyor, Allah Azîz’dir, Hakîmdir. Şayet Allah’tan sebkat eden bir yazı olmasaydı, aldığınızdan dolayı mutlaka size büyük bir azab dokunurdu.”3

Bu örnekte görüldüğü gibi, Hz. Peygamber içtihadında isabet etmediğinde İlahi vahiyle düzeltilir.4 Peygamber olmayanlar için ise böyle bir teminat söz konusu değildir.

Şüphesiz sahabilerin hepsi aynı idrak ve ilim seviyesinde değillerdi. İçlerinde avamdan kimseler olduğu gibi, İbn Mesud, İbn Ömer gibi ilimde temayüz edenler de vardı. Kimi fetva soruyor, kimi fetva veriyordu.5

Asr-ı saadetten bazı içtihat örnekleri vermek istiyoruz:

1-Sefere çıkan iki sahabi, namaz vakti geldiğinde su bulamayınca teyemmümle namazlarını kılarlar. Sonra vakit içinde su bulurlar. Biri namazı iade eder, yeniden kılar. Diğeri ise önceki kıldığını yeterli görür. Dönüşte durumlarını Rasulullaha sorarlar. Hz. Peygamber iade etmeyene “sünnete isabet ettin”, diğerine de “sana iki defa ecir var” cevabını verir.6

2-Hendek Savaşı sonrası Hz. Peygamber ashabına hedef olarak Beni Kurayza yurdunu gösterir. “İkindiyi Beni Kurayzada kılacağız” der. Sefer esnasında ikindi vakti gelince bazı sahabiler Rasullulahın ifadesini sür’atten kinaye olarak görüp, namazlarını vaktinde eda ederler. Diğerleri ise nassın zahirine göre hareket ederler, ikindiyi terk ederler. Hz. Peygamber her iki tarafın yaptığını da ikrar eder, onlardan hiçbirini ayıplamaz.7

İbn Kayyim, bu olayda Beni Kurayza yurduna varmadan ikindiyi kılmayanları ehl-i zahirin, kılanları da ehl-i kıyasın selefi olarak değerlendirir.8

Zahiri Mezhebinin en kuvvetli imamı İbn Hazm ise, her iki tarafın da haklı olmasına kanaat getirmez ve şöyle der: “Biz orada olsaydık, velev gece yarısında da olsa, ikindi namazını Hz. Peygamberle beraber kılardık.”9

3-Hz. Ömer halifeliği esnasında bir gün hutbede şöyle der: “Kadınların mehrinde aşırıya kaçmayın. Şayet fazla mehir vermek dünyada bir ikram veya Allah katında bir takva olsaydı, en fazla mehri Rasulullah verirdi. Hâlbuki hanımları veya kızları için on iki okkadan fazla mehir vermemiştir.”

O esnada kadınlar mahfilinden bir kadın sesi yükselir: “Ey Ömer! Allah bize veriyor, sen ise mahrum bırakıyorsun. Allah, “Eğer bir zevceyi bırakıp ta başka bir zevce almak isterseniz, evvelkine yüklerle mehir vermiş de olsanız o verdiğinizden bir şey almayınız…”10 demiyor mu?”

Bu müdellel söz üzerine Hz. Ömer “kadın isabet etti, Ömer yanıldı” der.11

Asr-ı saadetten bu içtihat örneklerinden sonra, müçtehit imamların bazı içtihatlarına bakalım:

1-Abdestle ilgili ayette geçen “başınıza meshedin”12 ifadesi farklı şekillerde yorumlanmıştır. İmam-ı Şafii, ‘mesh’ manasını tahakkuk ettirecek en az miktarla vücubun eda edileceğini söyler. İmam-ı Malik, başın tamamının meshedilmesi görüşündedir. İmam-ı Azam ise, başın dörtte birinin meshedilmesi içtihadında bulunur. 13 Ayetin ifadesi, bu tür farklı yorumlara müsaittir.

Keza, abdesti anlatan ayette belirtilen fiillerin atıf vavıyla gelmesi farklı iki anlayışa sebep olmuştur. İmam-ı Şafii, bu fiillerin atfedilmesinden tertibin vücübunu anlamış, yani abdest fiillerinin sırasıyla yapılması gerektiğini söylemiş, diğer mezhep imamları ise tertibi sünnet veya müstehap olarak görmüşlerdir.14

Fıkhî mezheplerin ihtilafı, “Sahib-i şeriatın gösterdiği nazarî düsturların tarz-ı tefehhümünden ileri gelmiştir.”15 Yani, bazı ayet ve hadislerin yorumundaki farklılık, fıkhî mezhepleri ortaya çıkarmıştır. Bu duruma şu misalle bakabiliriz:

Bir baba çocuklarına “benim için fasulye, pilav ve bir de içecek bir şey getirin” dese, işin ayrıntılarında farklılıklar söz konusudur. Mesela fasulye yaş veya kuru olabileceği gibi, pilav da pirinç veya bulgur olabilir. Hele “içecek bir şey” ifadesi daha ziyade yoruma açıktır. Bu ifadeden hareketle su, ayran, limonata gibi herhangi bir içecek getirilebilir.

İşte bunun gibi, yoruma açık ayet ve hadislerin anlaşılmasında müçtehitlerin anlayış farklılığı mezhep farklıklarına sebep olmuştur.

2-Hz. Peygamber “Fatiha’sız namaz olmaz” der.16 İmam-ı Şafii, bu hadise dayanarak cemaatle namazda imam ardında Fatiha suresi okunması gerektiğini söyler. İmam-ı Azam ise, “imamın kıraati cemaatin kıraatidir” gibi rivayetlerden hareketle, imam ardında cemaatin Fatiha okumaması içtihadında bulunur.17

3-Teyemmümle ilgili ayette geçen “…veya kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, temiz bir toprakla teyemmüm edin”18 ifadesi farklı iki şekilde anlaşılmıştır. İmam-ı Azam, ayetteki “kadınlara dokunmak” ifadesinin cinsel ilişkiden kinaye olduğunu söyler. İmam-ı Şafii ise, ibareyi zahire hamledip, elle dokunmak olarak değerlendirir. İmam-ı Şafii, “lafız hakikat ve mecaz arasında ortada olursa ve mecaza delil yoksa hakikate hamledilir” esasını nazara alır. İmam-ı Azam ise, “bir lafzın mecaz kullanımı çok olduğunda hakikatten ziyade mecaza delalet eder” esasından yola çıkar.19

Buna göre yabancı bir kadına el değmesi, Hanefi mezhebinde abdesti bozmazken, Şafii mezhebinde bozmaktadır.

1Necm, 3-4

2Ebu Zehra, II, 8-9

3Enfal, 67-68

4Ebu Zehra, II, 9

5Bkz. Age. II, 7

6İbn Kayyim, I, 106

7İbn Kesir, VI, 397-398; Zerkani, II, 36; İbn Kayyim, I, 155- 156

8İbn Kayyim, I, 156

9İbn Hazm, el- İhkam fi Usuli’l – Ahkâm, Daru’l- Kütübi’l- İlmiyye, Beyrut, II, 70

10Nisa, 20

11Kurtubi, V, 66

12Maide, 6

13Râzî, XI, 160; Beydâvî, I, 252; Ebu’s- Suud, III, 10-11; İbn Rüşd, I, 12; Abdullah Bin Mahmud Mevsılî, İhtiyar li Ta’lili’l- Muhtar, Çağrı Yay. İst. 1980, I, 7

14İbn Rüşd, I, 17

15Nursi, Mektubat, s. 435

16Tirmizi, Mevakit, 69

17Mevsılî, I, 50

18Nisa, 43 ve Maide, 6

19İbn Rüşd, I, 37-38

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir