Şüphesiz sahabilerin hepsi aynı idrak ve ilim seviyesinde değillerdi. İçlerinde avamdan kimseler olduğu gibi, İbn Mesud, İbn Ömer gibi ilimde temayüz edenler de vardı. Kimi fetva soruyor, kimi fetva veriyordu.
Asr-ı saadetten bazı içtihat örnekleri vermek istiyoruz:
1-Sefere çıkan iki sahabi, namaz vakti geldiğinde su bulamayınca teyemmümle namazlarını kılarlar. Sonra vakit içinde su bulurlar. Biri namazı iade eder, yeniden kılar. Diğeri ise önceki kıldığını yeterli görür. Dönüşte durumlarını Rasulullaha sorarlar. Hz. Peygamber iade etmeyene “sünnete isabet ettin”, diğerine de “sana iki defa ecir var” cevabını verir.1
2-Hendek Savaşı sonrası Hz. Peygamber ashabına hedef olarak Yahudilerin Beni Kurayza yurdunu gösterir. “İkindiyi Beni Kurayzada kılacağız” der. Sefer esnasında ikindi vakti gelince bazı sahabiler Rasulullahın ifadesini sür’atten kinaye olarak görüp, namazlarını vaktinde eda ederler. Diğerleri ise nassın zahirine göre hareket ederler, ikindiyi terkederler. Hz. Peygamber her iki tarafın yaptığını da ikrar eder, onlardan hiçbirini ayıplamaz.2
İbn Cevzi, bu olayda Beni Kurayza yurduna varmadan ikindiyi kılmayanları ehl-i zahirin, kılanları da ehl-i kıyasın selefi olarak değerlendirir.3
Zahiri Mezhebinin en kuvvetli imamı İbn Hazm ise, her iki tarafın da haklı olmasına kanaat getirmez ve şöyle der: “Biz orada olsaydık, velev gece yarısında da olsa, ikindi namazını Hz. Peygamberle beraber kılardık.”4
3-Hz. Ömer halifeliği esnasında bir gün hutbede şöyle der: “Kadınların mehrinde aşırıya kaçmayın. Şayet fazla mehir vermek dünyada bir ikram veya Allah katında bir takva olsaydı, en fazla mehri Rasulullah verirdi. Hâlbuki hanımları veya kızları için on iki okkadan fazla mehir vermemiştir.”
O esnada kadınlar mahfilinden bir kadın sesi yükselir: “Ey Ömer! Allah bize veriyor, sen ise mahrum bırakıyorsun. Allah, “eğer bir zevceyi bırakıp ta başka bir zevce almak isterseniz, evvelkine yüklerle mehir vermiş de olsanız o verdiğinizden bir şey almayınız…” demiyor mu?”5
Bu müdellel söz üzerine Hz. Ömer “kadın isabet etti, Ömer yanıldı” der, mehir miktarında serbest olduklarını söyler.6
1 İbn Kayyim Cevziye, İ’lamu’l-Muvakkiin an Rabbi’l-Âlemin, Daru’l – Kütübi’l -İlmiyye, Beyrut, 1991. I, 106
2 Hafız İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, Kahraman Yay. İst. 1985, VI, 397-398
3 İbn Kayyim, I, 156
4 İbn Hazm, el- İhkam fi Usûli’l – Ahkâm, Daru’l- Kütübi’l- İlmiyye, Beyrut, II, 70
5 Nisa, 20
6 Ebu Abdullah Kurtubi, el-Cami Liahkami’l- Kur’an, Daru’l- Kütübi’l- İlmiyye, Beyrut, 1993, V, 66