Melekût Âlemi

Mülk, eşyanın görülen yönünü, aynı kökten gelen melekût ise eşyanın görülmeyen yönünü ifade eder. İnsanda hem beden hem de ruh vardır. Beden, mülk âleminden, ruh ise melekût âlemindendir. Âlemdeki kanunlar ve melekler de melekût alemindendir. Sadece maddeyi gören materyalist felsefe mensupları, bu âlemi inkâr ederler. Hâlbuki eşya, görülenlerden ibaret değildir.

Kur’an’ın dört ayetinde “melekût” ifadesi geçer. (En’am, 75; A’raf, 185; Mü’minun, 88; Yasin, 83) Bu ayetlerde her şeyin melekûtu Allah’ın elinde olduğu ifade edilir. Bunlardan, ‘Hz. İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunun gösterildiğini’ bildiren ayetle ilgili Hamdi Yazır şöyle der:

Melekût, bütün âlemin bir mülk, bir saltanata tâbi bir memleket olduğunun ve bu memleketi zabt ve idare eden Rububiyetin sırlarının ve saltanat kanunlarının (Hz. İbrahim’in) kalbine bildirilmesidir.” (III, 1996)

İstanbul büyüklüğünde muazzam bir fabrikaya giren kimse dehşet içinde kalır. Fakat kendisine bu muazzam fabrikadaki irili ufaklı her çarkın bir emir ve proğram dâhilinde hareket ettiği gösterildiğinde dehşeti izale olur, yerini hayrete ve hayranlığa bırakır. İşte şu muazzam kâinat fabrikasının bütün çarklarının İlâhî emir ve programa göre hareketini bilen bir kimse, Allah’ın mülkünü hayranlıkla seyreder. Hz. İbrahim, imanıyla bunu bilmekle beraber, âyetin ifade ettiği gibi, sadece ilimde kalmamış, bu sırlar ve kanunlar kendisine gösterilmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir