Tedric, bir şeyin kademeli olarak yapılmasıdır. Bir ağacın meyve vermesi matlup olmakla beraber, bu hedefe adım adım varılır. Önce çekirdek toprağa atılır. Sonra sabırla yetişmesi beklenir. Bu arada suyu verilir, bakımı yapılır. Zaman zaman ilaçlanır. Aradan yıllar geçince meyve toplanmaya başlanır.
Onun gibi, topluma kök salmış zararlı alışkanlıkları birden toplumdan kaldırıvermek mümkün değildir. Nitekim Hz. Peygamber, on üç yıl süren Mekke hayatında devamlı tevhidi anlatmış, uygulamalı konulara pek girmemiştir. Medine döneminde ise, kademeli bir şekilde muamelatla ilgili hükümler inmeye başlamıştır.
Hüküm bildiren ayetlerin bir kısmında tedrîc söz konusudur. Mesela, içkiyle ilgili ayetler, dört merhalede gelmiştir.
1- “Hurma ve üzümden içki ve güzel bir rızık elde edersiniz.”1
2- “Sana içki ve kumardan soruyorlar. De ki: O ikisinde hem büyük bir günah (zarar) ve hem de insanlara bazı faydalar vardır. Fakat her ikisinin de günahı (zararı) faydasından çoktur.”2
Buradaki faydayı, “içki ve kumarda bazı insanların fayda kabul ettiği şeyler vardır” tarzında anlayabiliriz. Mesela, bir kısım insanlar, içki ve kumar vasıtasıyla az bir zaman diliminde dert ve sıkıntılarını unutur ve bunu bir fayda olarak kabul ederler. Gerçekte ise bu, bir ibtal-i histir, gaflettir, kendini uyutmak ve uyuşturmaktır. Kumarda kazanan biri, bunu bir fayda sanabilir. Hâlbuki kumarda kazananlar da çok şeyler kaybederler. Mesela, haysiyetini, mesela, fazilet hislerini, mesela, cenneti…
3- “İçkili iken namaza yaklaşmayın!”3
4- “İçki, kumar, putlar, fal okları şeytanın amelinden bir pisliktir. Bundan kaçının ki, kurtulasınız. Şüphesiz şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi ?”4
Bu ayetlerden birincisinde, içki “güzel rızka” mukabil getirilerek çirkinliğine işaret edilmiştir. İkincisinde, faydası-zararı mukayese edilmiş ve zararının büyüklüğüne dikkat çekilmiştir. Üçüncüde kısmî bir yasaklama söz konusudur. Nihaî hükmü bildiren dördüncüde ise, içki kesin olarak yasaklanmıştır.
Önce imanı anlatan âyetler gelmiş, Müslümanlar bunlara kavradıktan sonra helâl ve haramı bildiren âyetler gelmeye başlamıştır. Eğer içki işin başında yasak kılınsaydı, insanlar “içkiyi kat’iyyen bırakmayız” derlerdi.
Toplumu birden düzeltmeye kalkmak, beşerin tabiatına aykırı hareket etmektir. Don Kişot’un yel değirmenlerine saldırması gibi, neticesi akim bir gayrettir. Bu gerçeği bilmeyen bir kısım hevesli, heyecanlı insanlar, bir nutukla, bir kitapla, bir darbeyle… toplumu birden değiştirebileceklerini zannederler, aldanırlar. Toplumun düzelmediğini görünce de ümitsizliğe düşer “artık bu toplum ıslah olmaz” derler. Hâlbuki toplum ıslah olur. Ancak bu ıslah, uzun yıllara yayılmış mükemmel bir proje ve bu projenin adım adım takibiyle gerçekleşir.
1 Nahl, 67
2 Bakara, 219
3 Nisa, 43
4 Maide, 90- 91
