Anne ve babanın, çocuğu başlarından savmak amacıyla kreşe bırakmaları hoş olmayan bir durum olmakla beraber, okul öncesi eğitim gayesiyle anaokulu veya çocuk yuvasına bırakmaları çok güzel bir olaydır. Gördüğümüz kadarıyla ülkemizdeki ailelerin belki de % 90’nından fazlasında okul öncesinde sistemli bir eğitim uygulanmamaktadır. Baba, evin dışında işiyle uğraşırken, anne evinde kendi işleriyle meşgul olmakta, çocuğuna fazla vakit ayır(a)mamaktadır. Vakit ayırmak isteseler bile, annelerin ekseriyetinin pedogojik bir eğitimden geçmedikleri acı bir gerçektir. Bunun sonucu olarak, yeni yetişen neslimiz genelde sokak kültürüyle yetişmektedir. Hâlbuki eğitim uzmanlarının da dikkat çektikleri gibi, nesillerin yetişmesinde en hayatî dönem, okul öncesidir. İnsanın sonraki hayatının temelleri bu dönemde atılır. Çocuğun ruhuna iyilik veya kötülük tohumları bu dönemde serpilir. Sözgelimi, küçüklükte teşebbüs ruhu verilmeyen birisinin, ileride kitleleri peşinden sürükleyen bir lider veya fabrikalar sahibi bir patron olması hayli zordur. Dolayısıyla, sistemli eğitim ve öğretime altı yaşında başlanılmasını gecikmiş bir yaş olarak görüyoruz. Eğitimle ilgilenen vakıflar ve devlet, okul öncesi eğitime ciddi bir şekilde yönelmeli, eğitim ve öğretimin bu en verimli yaşları iyi değerlendirilmelidir.
