III. Bölüm TOPLUM, Toplum gemisi

İnsanın ikinci büyük çevresi, toplumdur. Toplum, büyük ve geniş bir aile gibidir. İnsanın eğitimi, şekillenmesi, yetişmesi veya bozulması, büyük ölçüde toplumda olur. Şu olay, bu gerçeği isbat eder kanaatindeyiz: 1920’de bir kurt ininde iki Hintli çocuk bulunur. Bunlardan biri iki, diğeri sekiz yaşındadır. İki yaşında olan kısa süre sonra vefat eder. Sekiz yaşında olan ise dokuz yıl daha yaşar. Fakat bütün gayretlere rağmen, bu dokuz yıl zarfında emsali gibi yetiştirilemez.

Bütün insanlık âlemi, birbiriyle alakalıdır. Aile fertlerinden birinin rahatsızlığı ailenin diğer fertlerini etkilediği gibi, toplumdaki belli kesimin problemi, zaman olur bütün insanlığı etkisi altına alır. İnsanın olduğu yerde, problemlerin varlığı kaçınılmazdır. Asıl büyük problem, bu problemlerin çözümü için çalışmamaktır. Hz. Peygamber, bunu “aynı gemideki insanlar” temsiliyle anlatır:

Bu insanlardan bir kısmı geminin üst kısmında, keyfinde, rahatındadır. Diğerleri ise, alttadır, sıkıntıdadır. Alttakiler üsttekilerden su isterler. Üsttekiler ise ne su gönderirler, ne de onların su alabilmesi için izin verirler. Bunun üzerine, alttakiler su almak niyetiyle gemiyi delmeye başlarlar. Üsttekiler su verip onlara engel olurlarsa hepsi kurtulurlar. Fakat seyirci kalırlarsa beraber boğulurlar.1

“Öyle bir musibetten kaçının ki, geldiği zaman içinizden sadece zalimlere isabet etmez”2 ayetinde toplumun umumunu ilgilendiren musibetlere işaret vardır. Zalimlerin yaptıklarına seyirci kalınıyorsa, o toplum genel bir felaketi hak etmiş demektir.

Hz. Ali şöyle der:

Ey insanlar! (Dikkat edin) İnsanları aynı hükme tabi kılan durum, (aynı şeye) rıza göstermeleri veya öfke duymalarıdır. Semud kavminin devesini bir adam boğazlamıştı, ama diğerleri de buna rıza gösterdiklerinden, Allah hepsine birden ceza verdi ve bunu şöyle bildirdi:3

Derken onu kestiler. Ama pişman oldular. Böylece azap kendilerini yakalayıverdi.”4

Zulme rıza zulümdür, küfre rıza küfürdür.” Bunun dikkat çekici bir numunesini Semud kavminin helâkinde görmekteyiz. Onlara gönderilen Salih Peygamberden, mu’cize olarak kayanın içinden bir deve çıkarmasını istemişlerdi, istedikleri de olmuştu. Ama daha sonra içlerinde en şakî olanı bu deveyi boğazladı. İlâhi ceza, sadece bu şahsa gelmedi, hepsi birden cezalandırıldı. Çünkü diğerleri de onun fiiline rıza göstermişti.

Bu olayda “toplumsal duyarlılık şuurunun” ne kadar önemli olduğu kendini göstermektedir. Toplumdaki her bir ferd, toplumda meydana gelen menfi olaylarda tepki vermesini bilmeli, “adam sende, bana ne!” şeklindeki vurdumduymaz tavırların herkese zarar vereceğini unutmamalıdır.

1 Tirmizi, Fiten, 12

2 Enfal, 25

3 Şerif Radî, Nehcü’l- Belâğa, Müessesetü’l- Mearif, Beyrut, s. 488

4 Şuara, 157-158

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir