Bülbüllerin ötmesi gereken yerde kargalar ötüyorsa,
bülbüller vazifelerini yapmıyorlar demektir.
Temsil, teşbihin bir cihetten değil de çok cihetlerden yapılmasıdır. Mesela, halkı için çalışan gayretli biri hakkında, “O, kar ve soğuğun zahmetine kendisi katlanıp, alt taraftaki vadileri yem yeşil yapan bir dağdır” cümlesi bir temsildir.
Keza, âlim birisi hakkında, “O, hem yakındakilerin, hem de uzaktakilerin istifade ettiği bir denizdir. Yakındakiler, denizin cevherlerinden, uzaktakiler de bulutlarından istifade eder” cümlesi de güzel bir temsildir.
Temsil, uzak manaları yakına getiren bir dürbün, yüksek hakikatlere çıkmaya bir merdivendir. Aklen anlaşılan şeyler, temsil vasıtasıyla gözle görülür hâle gelir, manalar âdeta tecessüm eder.
Beynin sağ ve sol olarak iki ayrı lobu vardır. Bunlardan sol lob fikir ve mantığa, sağ lob ise hayal ve sanata hitap eder. Beynin sağ lobunu iyi kullanabilen kimse, anlatılanları hayal gözüyle görür, kendisi anlatırken de bu lobtan yararlanır, sanatlı olarak anlatır. Bunun en güzel vasıtalarından biri, temsillerle anlatmaktır.
Kur’an-ı Kerim, manaları mücerret (yalın) ifadelerle anlattığı gibi, temsillerle de anlatmıştır. Mesela Kur’an, “Kâfirlerin amelleri boşa gitmiştir”1 diyerek soyut bir manayı ifade eder. Başka ayetlerde ise, bu mücerret manayı temsillerle gözle görülür hâle getirir. Mesela şöyle der:
“Kâfirlerin amelleri çöldeki serap gibidir. Susayan onu bir su zanneder. Yanına vardığı zaman, onun bir şey olmadığını anlar…”2
“Kâfirlere gelince, onların amelleri fırtınalı bir havada savrulan küller gibidir. Kazandıklarından hiçbir şey ellerine geçmez…”3
Manalar, temsille anlatıldığında insan üzerinde çok daha büyük etki meydana getirir. Mesela, Tevfik Fikretin şair Nef’i için yazdığı şu ifadeler, boşa geçen bir ömrü âdeta gözle görülür hale getirir:
“Öyle bir nehr-i muazzam gibi cûş etmişsin.
Fakat eyvah, çorak yerde akıp gitmişsin.”4
Şair Şem’î, tümüyle Allaha yönelme manasını şöyle ifade eder:
“Sür çıkar gayr’ı gönülden, tâ tecellî kıla Hak.
Pâdişah konmaz saraya, hâne mamûr olmadan.”
Şiirde şöyle bir temsilî mana vardır: Nasıl ki bir saray mamur hale gelmeden padişah oraya yerleşmez. Onun gibi, bir gönül de mamur hale gelmeden Allah o kalbe nüzul buyurmaz. Gönlün mamur hale gelmesi ise, masiva yani Allah dışında olan sevgilerin ve alakaların o kalpten sürülüp çıkarılmasıyla gerçekleşecektir.
Aşağıda gelen şu cümlelerde, temsilin etkili anlatımının nice güzel örneklerini görebiliriz:
“Kişi, iyilerle arkadaş oldukça iyi olur. Kötülerle arkadaşlığa başladığında ise, denize karışan tatlı suya benzer.”
“O bir güneştir. Arz, onunla semadaki güneşe karşı iftihar eder.”
“Sen bir güneşsin, diğer hükümdarlar birer yıldız. Güneş doğduğunda, bütün yıldızlar gözden kaybolur.”
“Bir gün biri seni cömertlikte buluta benzetirse, methinde hata etmiş olur. Çünkü bulut verir, fakat ağlar. Sen ise, verir, fakat gülersin.”
“Renginin sararması seni üzmesin. Meyveler olgunlaşınca sararır.”
“Yanaklarındaki gözyaşları, sanki narçiçeğindeki çiğ damlacıkları…”
“Bülbüllerle merkeplerin söz düellosunda, merkeplerin seslerinin daha baskın çıkması, bülbüller için bir nâkısa değildir.”
Zikrolunan bu örneklerin, düz anlatıma nispetle insan üzerinde çok daha derin bir tesire sahip olduğu gün ışığı gibi âşikârdır.
Şimdi de misal olarak Kur’an’dan iki temsil görelim:
1. “Allah gökten bir yağmur indirdi de vadiler kendi miktarınca sel oldu. Sel, üzerine çıkan bir köpük yüklenip götürdü. Bir de süs eşyası veya âlet yapmak için ateşte yakıp erittikleri madenlerde de böyle bir köpük vardır. İşte Allah hak ile batıla böyle örnek verir. Köpüğe gelince, atılır gider. İnsanlara faydalı olan kısım ise, yerde kalır…”5
Ayette vahiy, bir yağmura benzetilmiş, bu semavî vahiyden, her insanın kendi kabiliyeti miktarınca istifade ettiği anlatılmıştır. Ancak, dereleri dolduran yağmurun üzerinde bir de köpük oluşur. Köpüğün üstte olmasının bir kıymeti yoktur. Çünkü sonunda sönmeye mahkûmdur. Benzeri bir durum, madenlerin ateşle ayrışması ameliyesinde de görülür. İnsanlara faydalı olan kısım kalır, üstte meydana gelen posa ise atılır. İşte batıl yolda gidenlerin zaman zaman hak yolda gidenlere gâlip görülmesi, köpüğün üstte olması gibidir. Sular hedefine varacak, köpükler ise sönecektir. Hak yolda gidenler Cennet’e alınacak, batıl yolda gidenler ise, -atılan bir köpük misali- Cehennem’e atılacaktır.
2. “Mallarını Allah yolunda harcayanların hâli, yedi başaklı ve her başağında yüz tane bulunan bir habbeye benzer. Allah, dilediğine kat kat artırır…”6
% 20 kârla çalışan insanlara, bire 700, hatta daha fazlasının verileceğini böyle bir temsille anlatmak, onların infak duygularını tahrik edecek, böylece Allah yolunda cömertçe vereceklerdir.
Dikkatle bakıldığında, Kur’an-ı Kerimin hemen her sayfasında nice teşbihler ve temsiller olduğu görülecektir.
1 Bakara, 217; Maide, 53.
2 Nur, 39.
3 İbrahim, 18.
4 Kabaklı, Türk Edebiyatı, II, 650
5 Ra’d, 17.
6 Bakara, 261.