Tehekküm

Tehekküm, görünüşte ciddi, gerçekte alaydan ibaret olan eğlen­mektir. Ta’rizin acı ve ağır kısmıdır, bir çeşit ironidir. Tehekkümde, kullanılan ifadenin anlamca zıttı kastedilir. Mesela “Maşallah, varislerini düşünen biriymiş! Kendisi sadakayla geçinirdi, ama evlatlarına milyonlar bıraktı!” dediğimizde her ne kadar “Maşallah” desek de vasfettiğimiz kişinin cimri oluşunu kınarız. Bu üslûpla müjdelemek aslında korkutmaktır, övmek aslında yermektir, vaat etmek aslında tehdit etmektir.

-Cimri insana, “Maşallah, Hâtem-i Tâi gibi…”;

-korkak insana, “Ne ka­dar da aslana benziyor!”;

-kötü ahlâklı birisi hak­kında, “Rezalette onunla yarışılmaz” şeklinde ifadeler, birer tehekküm örneğidir. Şair Eşref şöyle der:

Eski eş’arda dürbin ile mana görülür.

Yeni eş’arda mana gibi külfet yoktur.”

Şair, eski şiirlerde an­cak dürbünle mana gö­rüldüğünü, yeni şiirlerde ise mana gibi bir endişe olmadığını alaycı bir üslûpla ifade etmiş­tir.

Kur’an-ı Kerim’de kâfir ve münafıklarla ilgili olarak ge­len, “Onları elim bir azapla müjdele!”1 tarzın­daki ifa­deler de birer tehekkümdür. Çünkü “müjdelemek” güzel şey­lerde kullanılır. Azap için kul­lanıldığında ise, ince bir is­tihza manası taşır.2

Keza kâfirin Cehennem’deki azabını bildiren ifadeler arasında yer alan, “Tat bakalım! Çünkü sen, çok şe­refli, izzetli biri idin!”3 ifadesi de tehekküm manası ta­şır.4 Çünkü kâfir gerçek anlamda şerefli ve izzetli de­ğil­dir, ama kendini öyle zannetmektedir. Kibrinden alnı sec­deye gitmemekte, gururundan dolayı halka tepeden bakmaktadır. Ceza olarak Cehennem azabını çekerken, onun alçak guru­runu yerle bir eden üstteki ifadelerle kendisine seslenilecek­tir.

1 Nisa, 138; Tevbe,3

2 Beydâvî, I, 573; Sâbuni, Safvetu’t-Tefasir, I, 314

3 Duhan, 49

4 Beydâvî IV, 145; Sabunî, Safvetu’t-Tefasir, III, 179

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir