İstiare

Adam sevinçten uçuyordu.

İstiare, kısaltılmış bir teşbihtir. Mesela, cesur insana “aslan”, kurnaz kişiye “tilki” denilmesi bir istiaredir. Aslandan ce­surluk, tilkiden kurnazlık ödünç olarak alınıp insanda kullanıl­mıştır.

Mehmed Âkif’in “Çanakkale Şehitlerine” şiirinde geçen “Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa…”1 ifadele­rinde istiare vardır. Kalabalık düşman toplu­luğu, mah­şerî bir kalabalığa benzetilmiş; “kudursa” ifadesiyle bir köpek sürüsü suretinde tasvir edilmiş; “çıldırsa” ke­li­mesiyle ise, insanlıktan çıktıklarına, ne yaptığını bil­mez bir çılgınlar ordusu olduklarına işaret edilmiştir.

Yahya Kemal’in “sessiz gemi” şiiri güzel bir istiare örne­ğidir. Bu şiirde, ölen insanın bu dünyadan ayrıl­ması “liman­dan ayrılan bir gemiye” benzetilmiştir.

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.

Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,

Birçok seneler geçti dönen yok seferinden.”2

Şu ayetler de güzel birer istiare örneğidir:

Allah inananları karanlıktan nura çı­karır.”3

Şeytan’ın adımlarına uymayın.”4

Hanımları­nız sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz.”5

Takva elbisesi, işte en hayırlı elbise odur.”6

Hz. Peygamber nice hadislerinde istiare üslubunu kullanmıştır. Mesela şu olaya bakalım:

Bedir esirlerinden Ebu Azze isimli şair, maddî imkânı olmadığından, “Müslümanların aleyhinde bulunmamak” şartıyla bedel alınmadan salıverilen savaş esirlerindendir. Uhud Savaşı’nın hemen peşinde yapılan “Hamrau’l-Esed” seferinde tekrar ele geçirilince affedilmesi için yalvarır. Hz. Peygamber, şu unutulmaz sözü söyler:

“Mü’min, aynı delikten iki defa sokulmaz.”7

Haccac-ı Zalim, halife Melik Bin Mervan’a biat etmek is­temeyenlere şöyle seslenir:

Koparılması gereken ol­gunlaş­mış başlar görüyo­rum.”

Medineli Müslümanların, Peygamberimizin Medi­ne’ye gelişinde söyledikleri, “Talea’l-bedrü aleyna: Dolunay doğdu üzerimize” ifadesinde de bir istiare vardır. Peygamberimizin Medine’ye teşrifi, ge­cenin karanlı­ğında doğan ve etrafı aydınlatan dolu­naya benzetilmiştir.

Aşağıdaki ifadeler de zihni düşünmeye sevkeden ve keyiflendiren birer istiare örneğidir:

Boğulursan da büyük denizde boğul.”

Dünyada değişim rüzgârları esiyor.”

Sert kayaya tosladın.”

Dikenden üzüm toplayamazsın.”

Rüzgâr eken fırtına biçer.”

Köpeklerin havlaması, buluta bir zarar vermez. İt ürür, kervan yürür.”

1 Mehmet Âkif Ersoy, Safahat, Hece Yay. İst. 2009., s. 329

2 Beyatlı, Kendi Gök Kubbemiz, s. 89

3 Bakara, 257.

4 Bakara, 168; En’am,142; Nur, 21.

5 Bakara, 187.

6 A’raf, 26.

7 Buhâri, Edeb, 83; Müslim Zühd, 63; İbn Mace, Fiten, 13

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir