İlâhî Rahmet

İlâhî rahmet; güneş ışığının, mukabilindeki her şeyi kuşatması gibi, her şeyi kuşatmıştır. Fakat Allah’ın rahmeti yanında azabı da vardır. Ancak bu azap, rahmetten ziyade değildir. “Azabımı dilediğime isabet ettiririm. Rahmetim ise, her şeyi kaplamıştır” (A’raf, 156) ayetinin açıklamasında, Hamdi Yazır şunlara dikkat çeker:

Azap, gelecek siğasıyla, rahmet geçmiş zaman kipiyle gelmiş. Bu, şunu gösterir: Rahmetin şümulü başlangıç; azabın meşieti ise vasat veya münteha itibariyledir.

Demek ki, rahmet asıl, azab tâlîdir. Yâni, rahmetin aslı sırf muktezay-ı zât; azap ise kulların hallerinin bir gereğidir.” (IV, 2296)

Cenâb-ı Hak, her varlığı rahmetine mazhar kılmıştır. Azabı ise, herkes için değil, haddi aşanlar içindir.

O Allah ki rahmetinin önünde müjdeleyici rüzgârlar gönderdi” (A’raf, 57; Furkan, 48) âyeti de İlâhî rahmetle ilgilidir. Rahmet eseri olan yağmur öncesinde esen rüzgârlardan bahseden bu âyet, aynı zamanda;

-Gaflet uykusundan uyandıran İlâhî hareketlere,

-Fikrî ve içtimaî cereyanlara da işaret eder.

Evet, rahmet-i İlâhîye durgun havada gelmez; önünde gönderilen rüzgârların müjdesiyle gelir ve onların intişar derecesine göre intişar eder.” (V, 3599)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir