Akıl ve kalp, bazan biri diğeri yerine kullanılsa bile, bunları farklı şeyler olarak anlamak daha isabetli olacaktır kanaatindeyiz. “Akıl ve kalp, sürekli bir etkileme ve etkilenme oluşumu içindedir… Kalp, aralarında fonksiyonel bir bağ bulunan aklı da ihata eder.”1 Nitekim Kur’an-ı Kerim’de akletmek, kalbin bir fiili olarak zikredilir:
“Onlar yeryüzünde dolaşmadılar mı ki, bu sayede akledecek kalpleri, işitecek kulakları olsun. Doğrusu, gözler kör olmaz. Lakin sinelerdeki kalpler kör olur.”2
“Onların kalpleri vardır, fakat bu kalplerle (gerçeği) kavramazlar.”3
Akıl, daha çok fikir bakımından, kalp de hissiyat yönünden değerlendirilir. İmanî meselelerde ise durumları şöyledir: “Aklın imanî konularda dahi sürekli sorgulamaları karşısında, kalbin en üstün vasfı onun uysallığı ve derinden bağlılığıdır.”4
Taftezani’nin dediği gibi, ilmin mahalli kalptir. 5 Said Nursi de “Nur-u akıl kalpten gelir” başlıklı yazısında yarı manzum olarak şöyle der:
“Zulmetli münevverler, bu sözü bilmeliler:
Ziyay-ı kalpsiz olmaz, nur-u fikir münevver.” 6
Yani, karanlık aydınlar bilmeliler ki, kalp ziyası olmadan fikir nuru parlak olamaz.
“Allah güneşi bir ziya, kameri bir nur kıldı.”7 ayetinde güneşten ziya, aydan nur olarak bahsedilmektedir. Müfessirlerin beyanına göre, ziya bizzat ışık verene, nur, başkasından geleni yansıtana denir.8 Hatta “ayın nuru, güneşten istifade iledir.” sözü meşhurdur.9
İşte bu gibi noktalardan hareketle, kalbi güneşe, aklı da aya benzetebiliriz. Akıl, nurunu kalpten alır. Parlak fikirler, münevver kalplerden çıkar. Zira hisler güzel olursa, fikirler istikametli olur.
Akıl, ilahî ve kevnî gerçeklere ulaşmaya en büyük vesilelerden olmakla beraber, tek başına yol almaya kalkışırsa yaya kalmaya mahkûmdur. Sadık Kılıç’ın ifadesiyle, “Aklın yolu, kalbin, yani aşkın yöntemiyle birleşmelidir. Özellikle aşk, akıl ve mantığın ötesinde olup, bizi nefsimize başkaldırmaya, içimizdeki zindanın parmaklıklarını parçalamaya çağırır…”10
1S. Kılıç, “Akıl İle Kalbin Uzlaşmasından İnsanın Ebedi Mutluluğuna Doğru”, s. 49
2Hacc, 46
3A’raf, 179
4S. Kılıç, “Akıl İle Kalbin Uzlaşmasından İnsanın Ebedi Mutluluğuna Doğru”, s. 49
5Taftezani, Şerhu’l-Makasıd, II, 330
6Nursi, Sözler, 658
7Yunus, 5
8Beydâvî, 1, 428; Ebussuud, , İrşadu Akli’s-Selim, Daru İhyai’t-Türasi’l-Arabi, Beyrut, 1990, IV, 120
9Alûsî, II, 67-69; İsmaîl Hakkı Bursevi, Ruhu’l- Beyan, Eser Neş. İst. 1389 h., IV, 12; Yazır, Hak Dîni Kur’an Dili, IV, 2673
10S. Kılıç, “Akıl İle Kalbin Uzlaşmasından İnsanın Ebedi Mutluluğuna Doğru”, s. 45
