İKİNCİ BÖLÜM BİLGİ ve GAYB BİLGİSİ, Bilgi ve Türleri

Bizi diğer varlıklardan ayıran yönümüz,
bilgi kapasitemizdir.

İnsanın en seçkin bir vasfı “Bilme kapasiteli bir varlık” oluşudur. Bu vasıf ona, “hilâfet anahtarlarını” verdirmiştir. Kur’an’da “Hz. Âdem’e Esma’nın talimi” şeklinde anlatılan bu husus, insanın sonsuza yönelik bilgi kapasitesini ifade eder. İnsan bu kapasitesiyle hem şehâdetin, hem de kısmen gaybın bilgisine ulaşabilir.

Bu bölümde, bilgiyle ilgili konumuzu ilgilendiren hususlara temas edilecektir:

İnsan bu dünyaya cahil olarak gelir. Fakat ruhunda sonsuza açılan bir ilim kabiliyeti vardır. Dış dünyaya açılan birer pencere hükmünde olan göz, kulak gibi duyularıyla etrafı tanımaya; kalp ve aklıyla da bunları değerlendirmeye başlar. Böylece “bilme” dediğimiz olay meydana gelir.

Bilginin çeşitli tarifleri yapılmıştır. “Vakıa mutabık kesin itikat”; “Akılda bir şeyin suretinin oluşması”; “Bir şeyi olduğu gibi idrak etmek”; “Malumdan gizliliğin son bulması” şeklindeki tarifler bunlardan bir kaçıdır.1

İnsanı başka varlıktan ayıran bu esaslı vasıfla ilgili yapılan fikrî çalışmalara “Bilgi teorisi” denir.2 Bilgimizin hangi kaynaklarla ortaya çıktığını ve elde edilen bilginin değerini araştırmak ise “Bilgi problemini” meydana getirir. Bilgi kaynağı olarak karşımıza akıl, duyular, deney ve sezgi (ilham) çıkmaktadır.3 Şu ayet, bu kaynaklardan akıl ve duyulara işaret eder:4

Allah sizi annelerinizin karnından, bir şey bilmez olduğunuz halde çıkardı ve şükredesiniz diye size kulaklar, gözler, kalpler verdi.”5

Bir şey bilmez halde” dünyaya gözlerini açan insan, işittikleriyle, gördükleriyle, hissettikleriyle ve düşündükleriyle devamlı yeni yeni şeyler öğrenir. Öğrenilen bu bilgi çeşitlerini, beş grupta ele alabiliriz:

1- Gündelik bilgi

2- İlmî bilgi

3- Felsefî bilgi

4- Enfüsî bilgi

5- Gaybî bilgi.6

Bu bilgi türlerinden bu çalışmamızda bizi doğrudan ilgilendiren “gaybî bilgi” türüdür. Bu bilgi türü, akıl ve tecrübe alanlarını aşan, çoğu kere tekrarı mümkün olmayan, özel bir tecrübe, bir iç görme ile elde edilen bilgiyi ifade eder. O hali yaşayan kişiye has olması sebebiyle, bu bilgi türü genel bir bilgiyi yansıtmaz. Fakat reddi de mümkün değildir.7

Bir peygamberin kalbine gelen vahiy ve bir velinin kalbine gelen ilham, bu tür bir bilgidir. Araştırmamızın değişik bölümlerinde bu bilgi türüyle ilgili çeşitli konular ele alınacak, muhtelif örnekler verilecektir.

1 Seyyîd Şerîf Ali Bin Muhammed Cürcanî, Tarifat, Beyrut, Daru’l- Kütübi’l- İlmiyye, Beyrut, 1983. s. 155

2 Hilmi Ziya Ülken, Genel Felsefe Dersleri, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları 1972. s. 48

3 Keklik, s. 42-43

4 İbn Hasen Tabersî, Mecmau’l-Beyan, Tahran, 1373 h. III, 377

5 Nahl, 78

6 Ülken, Genel Felsefe Dersleri, s. 49-50

7 Ülken, Genel Felsefe Dersleri, s. 50

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir