Dünya süt liman değil,
dalgalı bir denizdir.
Kur’an-ı Kerîm, bazı cüz’î olayları zikrederken, o cüz’î olaydan küllî kanunlara geçiş yapar. Mesela, Uhud’da mağlup olmuş mü’minlere şu hakikati bildirir:
“Muhakkak ki siz mallarınız ve canlarınızla imtihan edilecek, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden (Yahudi ve Hristiyanlardan) ve müşriklerden birçok incitici şeyler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve korunursanız, işte bu büyük işlerdendir.”1
Uhud’da canına, malına büyük zarar gelen Müslümanlara yapılan bu hatırlatma, bundan sonraki musibetlere hazırlıklı olunmasını ifade etmektedir. Çünkü insan belâ ve musibete psikolojik olarak hazırlıksız olursa, büyük bir yıkıma ve çöküntüye uğrar. Fakat hazır olursa, korunma yollarını araştırır, mukavemet gösterir, sabreder.2
Belâ ve eziyetlere maruz kalmak, bir inanç ve davanın karakteristik vasıflarındandır.3 Hele bu, hak bir inanç ve davaysa. Çünkü yarasanın ışıktan rahatsız olması veya yılanın zehirlemekten zevk alması gibi yarasa tabiatlı, yılan fıtratlı insanlar, tarihin her devrinde olagelmişlerdir. Bunlar İslâm nurundan rahatsız olmuşlar, ehl-i İslâm’ı zehirlemeye gayret etmişlerdir.
İşte, Asr-ı Saadette Hz. Peygamberin hanımı Hz. Âişe’ye yapılan iftira… İşte Yahudilerin ahitlerini bozmaları ve Hz. Peygambere suikastları… İşte, Yahudilerin müşriklerle birleşip Müslümanları yok etmek için Medine’ye saldırıları…4 Ve işte asırlarca devam eden “Haçlı Seferleri…”
Bu muhteva içinde ayetin manasına dikkat ettiğimizde, onun ne derece köklü bir esası ortaya koyduğunu görmekte zorluk çekmeyiz. On dört asırlık İslam tarihi, ehl-i kitap Yahudi ve Hristiyanların, ayrıca hiçbir dini tanımayan müşriklerin ehl-i İslâm’a yaptıkları saldırıların örnekleriyle doludur. Bu örnekler, “onlardan incitici şeyler duyacağımızı” bildiren ayetin doğruluğunu isbat etmektedir. Bu yönüyle bu ayet, geleceğe yönelik bir haber taşımaktadır.
1 Âl-i İmran, 186
2 Beydâvî, I, 250; Merâğî, IV, 154
3 Kutub, fî Zılâlil- Kur’an, I, 539
4 Merâğî, IV, 154
