Ümmetin fırkaları içinde yer alan Şia, bazı noktalarda Ehl-i Sünnetten ayrılır. Bunlardan bir tanesi Ehl-i Beyt’le ilgilidir. Ehl-i Beyt Hz. Peygamberin aile efradıyla ilgili kullanılan bir ifade olup, ‘hane halkı’ manası taşır. Bu kelime Kur’an’da iki âyette geçer: Bunlardan birisi Hz. İbrahim’in hane halkıyla ilgilidir. (Hud, 73) İkincisi ise, Hz. Peygamberin hanımlarına hitap eden âyetlerin devamında gelir ve şöyle der:
“Evlerinizde oturun ve evvelki cahiliye tarzında açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin. Allah’a ve Rasulüne itaat edin.
Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” (Ahzab, 33)
Hamdi Yazır, âyetin açıklamasında şunları söyler:
“Şia, âyetin mevzuunu teşkil eden ezvac-ı tâhiratı (Hz. Peygamberin hanımlarını) dahi hesaba almayarak, Ehl-i Beytin Hz. Peygamberin kendisiyle, Hz. Ali, Hasan, Hüseyin ve Fatıma’dan ibaret olduğunda ısrar etmek istemişler ve bu yüzden İslâm tarihinde çok büyük gürültüler çıkarmışlardır. ‘Selman bendendir, ehl-i beytimdendir’ hadisiyle özel intisapla Selman-ı Farisî bile Ehl-i Beytten sayıldığı halde, Peygamberle beraber beytutet eden hanımlarının Ehl-i Beytten hariç sayılması ne garip bir taassuptur.” (VI, 3892)
