Hürriyet, herkesin meşru haklara sahip olmasını ifade eder. Yani, herkes meşru hareketlerinde sonuna kadar hür olmalıdır. Fakat şu da unutulmamalıdır ki, “insanda olan yarı hürriyettir. Diğer yarısı da başkasının hürriyetini bozmamaktır.”1
Zevkine düşkün bir kısım insanlar, “sınırsız hürriyet” fikrini savunurlar. Böyleleri, kendileri için düşündükleri sınırsız hürriyetin, başkalarına zarar verdiğini nedense kabul etmek istemezler. Mesela, bunlardan biri, “ben hürüm” diyerek toplu halde yaşanan bir yerde sigarasını yakar, muhataplarının “sigaradan zarar görmeme” hürriyetleri olduğunu ise, hiç hatırına getirmez.
Bediüzzaman’ın ifadesiyle, “Sefahet ve rezaletteki hürriyet, hürriyet değildir, belki hayvanlıktır, şeytanın istibdadıdır, nefs-i emmareye esir olmaktır.”2
“Ben hürüm, her istediğimi yaparım” diyen insan, aslında hür değildir. Zira böyle bir hürriyet ancak hayvanlarda vardır. Kaldı ki, aklına geleni yapan insan, farkına varmadan nefis ve şeytanın dediklerini yapmaktadır. Bu noktadan baktığımızda, insanın kul olmaktan kurtulamadığını görürüz. İnsan ya İlâhî emirlere boyun eğecek, Allah’a kul olacaktır yahut da, nefis ve şeytanın kötü arzularına boyun eğecek, onlara kul olacaktır.
“Hürriyetin şe’ni odur ki, ne nefsine, ne gayrıya zararı dokunmasın”3 ifadesi, çoğu insanın gözden kaçırdığı mühim bir gerçeğe dikkat çeker. İnsanın başkasına zarar vermeye hakkı olmadığı gibi, kendine zarar vermeye de hakkı yoktur. Bundan dolayı, “benim kimseye zararım yok. Ben evde kimseye zarar vermeden kendi halimde içkimi içiyor, sabahleyin ayık olarak işime gidiyorum” diyen bir insan, henüz hürriyeti tam anlayamamıştır.
Hürriyetlerin medeni bir topluma yakışır bir şekilde, yeniden ele alınması gerektiği kanaatindeyiz. Bir iş merkezinde müzik setini sonuna kadar açan bir vatandaşımızın bu tür hürriyeti sınırlanmalı, müzik eşliğinde tüp satmak tarzında rezaletlere son verilmeli, çıplaklık hürriyeti olmamalı, ilk meclisin yaptığı gibi içkinin üretilmesi, alınıp satılması, tamamen yasaklanmalı, dine-mukaddesata küfreden medya yayınlarına bir çeki-düzen verilmeli.
İnanıyoruz ki, bu tür sınırlandırmalarla, insanımız hayvanî hürriyetlerin kıskacından kurtulacak, “insanî hürriyet” çerçevesinde rahat nefes alacaktır.
1 Bkz. Nursi, Asar-ı Bediiyye, s. 382
2 Nursi, Asar-ı Bediiyye, s. 380
3 Nursi, Asar-ı Bediiyye, s. 380
