Kâinat, dünya ve insan birbirini tamamlayan unsurlardır. Kâinat bir ağaç ise insan o ağacın meyvesi, bir saraysa insan o sarayın efendisidir. İnsan kâinatla yaşar, kâinat insanla bir anlam kazanır.
Şu âlemde yaşayan herkes belli ölçüde birbirine benzemekle beraber, aslında her insanı farklı bir âlem olarak değerlendirmek mümkündür. Zira herkes çok farklı bir iç dünyaya sahiptir. Her insan iman, amel, emel gibi yönlerden değerlendirildiğinde diğer insanlardan çok farklı bir görünümde karşımıza çıkar.
Bu insanları farklı açılardan gruplara ayırmak mümkündür. Mesela kimi zengindir, kimi fakir. Kimi âlimdir, kimi cahil. Kimi maddecidir, kimi idealist.
Pitagoras (ö. 494 m. ö), dünya hayatını spor yarışmalarına benzetir. Sahada üç grup insan vardır:
1-Kazanmak için yarışan sporcular.
2-Para kazanmak için orada bulunan satıcılar.
3-Olup biteni seyreden seyirciler.1
Biz burada, insanların inanç yönüyle ayrıldıkları grupları teşbih ve temsil yönüyle ele alacağız. Kur’ân nazarında insan ya mü’mindir veya kâfirdir. Bir de münafık vardır. Münafık, aslında kâfir olmakla beraber kendini mü’min gösteren kimsedir. Yahudi gibi ehl-i kitaptan olanlar ise, kendilerini mü’min zannedenlerdir.
1 Keklik, s. 12
