Seci’

İlahi, kabul senden, ret senden;

Şifa senden, dert senden.

İlahi, iman verdin, daim eyle;

İhsan verdin, kaim eyle.

Seci’, nesir içindeki kafiyedir. Lügatte, kuşların nağmele­rini tekrarlamak suretiyle ötmeleri anlamındadır. Seci’li düz yazılar, manzum şiirler misali akıcı oldu­ğundan, kuşların o tatlı sadaları gibi kulağa hoş gelir. Mesela şu ifadelere ku­lak verelim:

Bak şu kâinat bostanına, şu zeminin bağına, şu se­manın yıldızlarla yaldızlanmış güzel yüzüne dikkat et!”1

Bu cümlede “bostanına, bağına, yüzüne” kelimele­rinde bir seci’ görülmekte, ayrıca “şu” kelimesinin tek­rarı ifadeye ayrı bir tatlılık kazandırmaktadır.

Osman Yüksel Serdengeçti’nin “Bahtiyar bir ihtiyar var” cümlesinde, her kelime so­nun­daki “r” sesi, ifadeye şiirimsi bir hava katmak­ta­dır.

Hamdi Yazır’ın tefsirine ön söz olarak yazdığı şu cümle­ler, en güzel seci’ örnekleriyle doludur:

İlâhî! Hamdini sözüme sertac ettim.

Zikrini kal­bime mi­raç ettim.

Kitabını kendime minhâc ettim.

Ben yoktum, Sen var ettin. Varlığından haberdar ettin. Aşkınla gönlümü bî-karar ettin.

İnayetine sığındım, ka­pına geldim. Hidayetine sığındım, lütfuna geldim. Kulluk edemedim, affına geldim.

Şaşırtma beni, doğ­ruyu söylet. Neş’eni duyur, hakikati öğ­ret.

Sen duyur­mazsan ben duyamam. Sen söyletmezsen ben söyleye­mem. Sen sevdirmezsen ben sevemem.

Sevdir bize sevdiklerini. Yerdir bize hep yerdiklerini. Yar et bize er­dirdiklerini.

Sevdin Habibini kâinata sevdirdin. Sevdin de hil’at-ı risaleti giydirdin. Makam-ı İbrahim’den Makam- Mahmud’a erdirdin. Server-i asfiya kıldın, hâ­tem-i enbiyâ kıldın, Muhammed Mustafa kıl­dın…”2

Şu seci’li ifadelerle bahsi noktalayalım:

Dünya madem fânidir.

Hem madem ömür kısadır.

Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur.

Hem ma­dem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır.

Hem ma­dem dünya sahip­siz değil.

Hem madem ne iyilik, ne fenalık cezasız kalma­yacaktır.

Hem madem zararsız yol zararlı yola mürec­cah­tır.

Hem madem dünyevi dostlar ve rüt­beler kabir kapısına kadardır.

Elbette en bahtiyar odur ki:

Dünya için ahiretini unutma­sın.

Ahiretini dünyaya feda etmesin.

Kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin.

Selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye gir­sin…”3

1 Nursî, Sözler, Sözler Yay. İst. 1987, s. 273

2 Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Mukaddime, I, 7.

3 Nursî, Mektubat, s. 71.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir