“Bülbül eder güle naz.
Ağlayan çok gülen az.”
Cinas, yazılışları aynı, anlamları farklı sözcüklerin bir arada kullanılmasıdır. Kelimelerin bu şekilde kullanımı, muhatabın zihnini harekete geçirir ve onu keyiflendirir. Mesela “Yola çık, yol açık” cümlesi cinaslı bir ifadedir. İyi bir vurguyla söylendiğinde, muhatabında tesir bırakmaması düşünülemez. Aynı durum, “Çaresizseniz, çare sizsiniz.” cümlesi için de geçerlidir.
“Âh ki ömrüm cihan mülkünde cânânsız geçer.
Ben cihan mülkün n’iderem, çünkü cân ansız geçer.”
Ahmed Paşa’nın bu beytinde “cânânsız” kelimesiyle “cân ansız” kelimelerinde Cenab-ı Hakinas vardır.
Süleyman Çelebi şöyle der:
“Her nefeste eyledik yüz bin günah.
Bir günaha etmedik hiç bir gün ah.”
Şu şiir ise, cinasın en güzel örneklerindendir:
“Kısmetindir gezdiren yer yer seni.
Arşa çıksan âkıbet: Yer, yer seni!
Ânın için, ânın adı yer oldu.
Önce besler, sonra kendi yer seni.”
İbn Kemal, bu şiirinde yer kelimesini üç farklı anlamda kullanmıştır. Birinci satırdaki “yer yer” ifadesi “zaman zaman” anlamını eder. İkinci satırda ise aynı ifade “yeryüzü seni yer” anlamını taşır. Buradaki birinci “yer” yeryüzü, ikinci “yer” ise yemek fiilinin geniş zamanıdır.
Anonim bir ifade de ise şöyle denilmektedir:
Haylıca vakit oldu ben bu derde yanalı.
Binme nâmert atına, ya mıhı düşer ya nalı.