Gayb Ve Şehadet Âlemleri

Şehadet âlemine baş gözüyle bakarız,
gayb âlemine ise kalp gözüyle…

İnsan, ceset ve ruhtan meydana geldiği gibi, âlem de fizik ve metafizik boyutludur. İnsanda maddeye irca edilemeyecek hisler, duygular, latifeler olduğu gibi, âlemde de madde ötesi cinler, melekler, ruhaniler vardır.

Şu âlem-i maddiyat ve şehadet ise, âlem-i melekût ve ervah üstünde serpilmiş tenteneli bir perdedir.” 1

Şu gördüğümüz maddi âlem, görmediğimiz melekût ve ruhlar âlemi üstüne serpilmiş tenteneli bir perdeye benzer. İnce bir tül perde, uzaktan bakıldığında içerisini göstermez. Fakat yakından bakıldığında içerde ne olduğu görülür. Onun gibi, şu gözle gördüğümüz âlem de, melekût ve ruhlar âlemi üzerine serilmiş ince bir perdeye benzemektedir.

Küçük bir yerde ışık, ısı, hava, elektrik, esir maddesi, misal ve berzah âlemi beraberce bulundukları gibi; pek geniş gaybî âlemler de şu küçük dünyamızda beraberce bulunurlar.

-Hava ve su, insanın yürüyüşüne;

-cam, ışığın geçmesine;

-kesif cisimler, röntgen ışınlarına ve akıl nuruna ve melek ruhuna;

-demir, sıcaklık ve elektrik akımına engel olamaz.

Onun gibi, bu maddi âlemde ruhanîleri deverandan, cinnîleri cevelandan, şeytanları cereyandan, melekleri seyerandan men edecek bir engel yoktur.2

Fakat bir kısım insanlar nedense, gayb âlemine ve gayb âleminin sakinlerine inanmak istemez. Kendi ruhu, aklı ve duyguları gözle görmediğimiz âleme birer numune iken, “görmediğime inanmam” diye tutturur. Bilmez ki, “görünmemek, olmamaya delil olamaz.”3

Böyleleri, var olmanın ölçüsünü gözle görülmek olarak kabul ederler. Hâlbuki “her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise, maneviyatı göremez.”4

Bu fikirdeki maddeci felsefe mensupları, maddenin mahkûmu durumundadır. Bunların her şeylerine madde hâkimdir. Tam manasıyla maddiyata dalmışlardır. “Maddiyatta tevağğul eden, maneviyatta gabileşir ve sathî olur.”5 Yani maddî şeylere dalan, manevî şeylerde anlayışsız olur, yüzeyde kalır. Dolayısıyla, böylelerin hükümleri maneviyatta ölçü olamaz. Bir mühendise tıbbî konularda danışılmadığı gibi, maneviyatla ilgili konularda da maddeci felsefe mensuplarına müracaat edilemez. Mahkûm, sadece demir parmaklıklar arasındakiler değildir. Gerçek mahkûm, zâhirin hapishanesinde maddeye takılıp kalandır.

“Gayba iman” şerefini elde eden mü’minler ise, zahirden hakikate geçerler, maddenin mahkûmiyetinden kurtulup, mana âlemine kanat açarlar.

1 Nursî, Sözler, s. 509

2 Bkz. Nursî, Mesnevi-i Nuriye, s. 138

3 Nursî, Sözler, s. 508

4 Nursî, Muhakemat, s. 17

5 Nursî, Muhakemat, s. 16-17

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir