Toplum Gemisi

Dünya gemisini batırmaya çalışanlar vardır,

durumu farkedenlerin görevi, buna engel olmaktır.

Kıyametin çeşitli alametlerini haber veren peygamberimiz, o fitneler hengâmında yapılması gerekenleri, gösterilmesi gereken tavırları da bildirmiştir. Bunlardan bir kısmı şöyledir:

“İnsanlara öyle bir zaman gelir ki, onlar içinde dinine sabretmek kor ateşi avuçta tutmak gibidir.”1

“Siz öyle bir zamandasınız ki, sizden her kim ilahi emirlerin onda birini yapmazsa, helâk olur. Sonra, insanlara öyle bir zaman gelecek ki, emredilenlerin onda birini yapanınız kurtulacak.”2

“Fitneler zamanında ibadet, bana hicret gibidir.3

“O fitnelere yetişirseniz oklarınızı kırın, yaylarınızı parçalayın, kılıçlarınızı taşlara vurun. Âdem’in iki oğlundan hayırlı olan gibi olun.4

Yani, Müslümanlar içinde meydana gelen dâhili fitnelerde kan döken taraf olmayın. “Âdem’in iki oğlundan hayırlı olan”, rivayetlere göre Habil’dir.5 Kardeşi Kabil onu öldürmeye azmettiğinde, öldürmek için elini uzatmadı, zalim değil mazlum taraf olmayı tercih etti.

“Said, fitnelerden kaçınan kimsedir. Said, fitnelerden kaçınan kimsedir. Said, fitnelerden kaçınan kimsedir. Belaya maruz kalıp sabredendir. Fakat böylesi ne kadar da azdır!”6

Zikredilen bu hadislerde, fitneler zamanında ferdî ibadete dikkat edilmesi, aktif olarak fitnelere girilmemesi nazara verilir.

Şu hadislerde ise, şuurlu bir Müslümanın hareket tarzı çizilmiştir:

“Sizden her kim bir kötülük görürse, eğer gücü yetiyorsa eliyle düzeltsin. Yetmezse diliyle düzeltsin. Onu da yapamazsa, hiç olmazsa kalbiyle buğzetsin. Fakat bu, imanın en zayıf mertebesidir.”7

Demek, seyirci kalınmayacak. Müslüman, çevresindeki günahlara imkânı nisbetinde engel olmaya çalışacak. Hz. Peygamberin aynı gemide yol alan iki grup insanın hallerini nazara vermesi, bu konuda yapılması gerekenlere ışık tutmaktadır:

Geminin alt kısmındaki yolcular üsttekilerden su isterler. Üstekiler ise, ne su verirler, ne de onların su almak için yukarı çıkmasına müsaade ederler. Bunun üzerine alttakiler “altımız su dolu! Niye bunlardan istiyoruz ki?” diye konuşup su niyetiyle gemiyi delmeye başlarlar. Üsttekiler eğer onlara engel olurlarsa hepsi kurtulurlar. Fakat onları kendi hallerine bırakırlarsa hep beraber boğulurlar.8

Aynı toplumda yaşayan fertler olarak, bazılarının bu toplum gemisini batırmasına seyirci kalırsak, hepimiz beraber batarız. Rasulullah bizleri şöyle uyarır:

“Nefsim elimde olan Allah’a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülüğe engel olursunuz. Ya da Allah yakında umumi bir bela verir. O zaman dua edersiniz, fakat duanız kabul olunmaz.”9

Bu meselede, Hz. Peygamberin şu ikazı çok manidardır:

“Sizden birisi kendini küçük düşürmesin!

Derler: Ya Rasulullah bizden biri kendini nasıl küçük düşürür?

Rasulullah der: Kötü bir durum görür. Orada, Allah için bir söz söylemesi lazımdır. Fakat bir şey demez. Allah ona kıyamet günü ‘şöyle şöyle demene engel olan neydi’ der. O kimse ‘İnsanlardan korktum’ deyince Cenab-u Hak buyurur: Asıl benden korkman gerekirdi.”10

Aynı konuda Hz. Ebu Bekir’in şu hatırlatması da mühim bir noktadır: Ey İnsanlar! Sizler “Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz hidayette olduktan sonra başkasının dalaleti size zarar vermez”11 ayetini okuyorsunuz. Biz Rasulullah’ın şöyle dediğini duyduk:

“İnsanlar kötülüğü görüp de onu değiştirmeye çalışmazlarsa, Allah’ın onlara umumi bir bela vermesi yakındır.”12

Hz. Ebu Bekir’in bu ifadesi, ayetin “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın. Gemisini kurtaran, kaptan” gibi yanlış anlaşılma endişesinden kaynaklanmaktadır.

Bediüzzaman, aynı ayetle ilgili şu noktaya dikkat çeker: “…Sizler lüzumsuz onların dalaletleriyle meşgul olmayınız.”13

Nice insan vardır ki, menfi şeylerle zihnen meşguliyetten müsbet hareket edemez hale gelmiştir. Bir doktora düşen, hastanın içler acısı durumuna üzülmekle vakit geçirmek değil, ümidini kesmeden tedaviye devam etmektir.

Hz. Peygamberin şu ifadesi ise, imandan gelen cesaretin bir göstergesi gibidir:

“En efdal cihad, zalim sultanın yanında hak sözü söylemektir.”14

1 Tirmizi, Fiten, 73

2 Tirmizi, Fiten, 79

3 Müslim, Fiten, 130; Tirmizi, Fiten, 31

4 Ebu Davud, Fiten, 2; Tirmizî, Fiten, 33

5 Sabuni, I, 338. Kıssa, Kur’anda Maide Sûresinde 27-31. âyetlerde geçer. Burada isim verilmeden “Âdem’in iki oğlu” şeklinde anlatılır.

6 Ebu Davud, Fiten, 2

7 Tirmizi, Fiten, II

8 Tirmizi, Fiten, 12

9 Tirmizi, Fiten, 9

10 İbn Mace, Fiten, 20

11 Maide, 105

12 Ebu Davud, Melahim,17; Tirmizi, Fiten, 8

13 Nursi, Emirdağ Lahikası I, s. 44

14 Ebu Davud, Melahim, 17

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir