Hz. Peygamberden Gayb Haberleri

Gayb konusunda falcıya gitmeyin,

peygamberi dinleyin!

Daha önceki bölümlerde görüldüğü üzere Rasulullah, Kur’an vasıtasıyla “âlemin yaratılışı, geçmiş ümmetlerin kıssaları, İslam’ın ve Müslümanların geleceği” gibi bir takım gaybî olayları haber vermiştir. Şimdi de hadislerde yer alan bazı gaybî durumları ana hatlarıyla takdime çalışacağız. Şöyle ki: Rasulullah, hem kendi devrinde olan ve hem de ilerde olacak olaylardan haber vermiştir.

1- Kendi devrinde olanlardan haber vermesi

– Bir gün Rasulullah mihraptayken şöyle der: “Saflarınızı düzgün tutun. Ben sizi önümde iken gördüğüm gibi, sırtım dönük olduğunda da görürüm.”1

– Bir savaşta Müslüman saflarında yer alan Kuzman isimli biri, cesur bir şekilde savaşmaktadır. Rasulullah’a bu adamın cesaretinden bahsedildiğinde “o cehennemliktir” der. Ashab bu sözü hayretle karşılar. Savaşın sonunda Kuzman ağır yaralıdır. Kendisine “Artık Allah’a kavuşma vaktidir” derler. Kuzman “ben Allah için savaşmadım ki” der. Aradan biraz geçince yaralarının acısına dayanamayıp intihar eder. Böylece Rasulullah’ın “o cehennemliktir” sözü anlaşılmış olur.2

-Huzeyfe’nin annesi, peygamberi davet etmediği için oğlunu azarlar. Oğlu özür diler, “Rasulullah’a gidip af dileyeceğini” söyler. Huzeyfe, akşamdan yatsıya kadar peygamberin yanında kalır. Namazdan sonra mescitten çıkan Hz. Peygamberi takip eder. Rasulullah onu görünce der: “Ey Huzeyfe, Allah seni de, anneni de bağışlasın.” 3

-Hz. Peygamber Bedir savaşından bir gün önce küfrün liderlerinden kimin nerde öldürüleceğini birer birer haber verir.4

-Habeş kralı Necaşi’nin öldüğü gün Hz. Peygamber ashabına “Bugün bir kardeşiniz vefat etti, haydi namazını kılalım” der. Kalkarlar, gıyabi olarak onun cenaze namazını kılarlar.5

-Hz. Peygamber, 629 yılında ashabından üç bin kişinin Bizansın yüz bini aşan ordusuyla yaptığı Mûte savaşını, eş zamanlı olarak Medine’de etrafındakilere haber verir. Gözyaşları içerisinde, sırasıyla Hz. Zeyd, Hz. Cafer, Hz. Abdullah Bin Raveha’nın şehit olduklarını, sonra Hz. Halid Bin Velid’in sancağı aldığını anlatır.6

Günümüz imkânlarıyla, Hz. Peygamberin, başka bir yerde meydana gelmiş bir olayı haber vermesini anlamak çok daha kolaydır. Dünyanın öbür ucunda meydana gelen bir olay, radyo ve televizyonlarla anında naklen yayınlanmaktadır. En büyük bir insanın kalbinde, Allah’ın izniyle bu olayların yansıması, hiç de garip bir şey değildir.

Rasulullah, kendisinin bu farklılığına şu sözleriyle dikkat çeker:

“Ben sizin görmediğinizi görür, duymadığınızı duyarım.”7

2- İlerde olacaklardan haber vermesi:

Hz. Peygamberin gelecekle ilgili haber verdiği olaylar hayli fazladır. Biz bunlardan, özellikle günümüze bakanları bazı kısa yorumlarla nakledeceğiz:

Hz. Huzeyfe anlatıyor:

“Rasulullah bir gün kalktı, bize kıyamete kadar olacak şeyleri anlattı. Bunları hıfzeden hıfzetti, unutan unuttu. Bu arkadaşlarım bunu bilirler. Rasulullah’ın haber verip de, benim zamanla unuttuğum şeyleri, o şey olduğunda hatırlıyorum. Tıpkı, kişi birisini yokluğunda hatırlamayıp onu gördüğünde tanıması gibi…”8

Yine Hz. Huzeyfe’den: Rasulullah şöyle buyurdu: “…Emaneti eda edecek kişi nerdeyse kalmayacak. Hatta denilecek ki, ‘Falan kavimde emin birisi var.’ Kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunmayan kişi için, ‘ne kadar akıllı, ne kadar zarif birisi’ denilecek.”

Bu rivayeti nakleden Hz. Huzeyfe şöyle der:

“Ben bir zamanlar kiminle alış veriş ettiğime dikkat etmezdim. Çünkü alış veriş ettiğim kimse eğer Müslümansa zaten güvenilirdi. Eğer bir Hristiyan’sa, onun idarecisi hakkımı bana verirdi. Ama bugün, falan falandan başkasıyla alış veriş yapamıyorum.”9

Bir hadisinde Hz. Peygamber şu beş şeye dikkat çeker:

1- Bir toplulukta açıktan fuhuş işlenir hale geldiğinde onlar için taun (salgın hastalık) ve daha öncekilerde görülmeyen hastalıklar ortaya çıkar.

2- Ölçü ve tartıda noksanlık yaptıklarında kıtlığa maruz kalırlar, geçim sıkıntısı çekerler ve zalim idareciler başlarına geçer.

3- Mallarının zekâtını vermediklerinde semadan gelen yağmurdan mahrum kalırlar. Eğer hayvanlar olmasa, hiç kendilerine yağmur gönderilmez.

4- Allahın ve Rasulünün ahdini yerine getirmediklerinde, Allah onlara dışardan düşman musallat eder. O düşmanlar onların ellerindeki bir takım mallara sahip olurlar.

5- Onların idarecileri Allah’ın indirdiğiyle hükmetmediği ve Allah’ın indirdiğini seçmediklerinde, Allah onlara kendi içlerinde dâhili fitne verir.10

Bu beş maddeden birinci maddede, her türlü fuhşiyatın açıktan işlendiği Batı toplumlarında görülen AİDS gibi hastalıkları ya da son zamanda bütün dünyayı etkisi altına alan salgını görebileceğimiz gibi; beşinci maddeden de, yıllardır dâhili fitnelerle çalkanan kendi toplumumuza bakabiliriz.

“Kıyamet öncesi gecenin karanlığı gibi fitneler olacak. Kişi, o fitnelerde mü’min sabahlayacak, kâfir akşamlayacak. Mü’min akşamlayacak, kâfir sabahlayacak”11 “ve dünyevi bir menfaat için dinini satacak.”12

Mesela, günümüzde “ben Müslümanım, fakat şeriata karşıyım” diyenler, bu sözleriyle küfre girmiş olurlar. Çünkü şeriat, İslam Dininin bizzat kendisidir, Allah’ın insanlığa gösterdiği Kur’an yolu, Rasulullah yoludur.

Bir gün Rasulullah etrafındakilere der:

“Aç kimselerin yemek kaplarına üşüşmesi gibi diğer milletlerin üzerinize gelmesi yakındır.

Biri der: Ya Rasulullah, o gün az olacağımız için mi saldıracaklar?

Rasulullah cevap verir: Hayır, bilakis çok olacaksınız. Lakin selin geride bıraktığı artıklar gibi kıymetsiz hale geleceksiniz. Allah, düşmanlarınızın göğsünden sizin heybetinizi giderecek. Sizin kalplerinize de vehen bırakacak.

Biri sorar: Ya Rasulullah, vehen nedir?

Rasulullah der: Dünya sevgisi, ölüm korkusu.”13

Bugün nüfusu iki milyara yaklaşan İslam âlemi, naklettiğimiz hadisteki manzarayı yaşamaktadır. Dün, “Osmanlı geliyor” deyince ödü kopan Avrupalı, bugün İslam dünyasını istediği gibi şekillendirmeye çalışmaktadır.

Şu hadis ise bu ümmet içinde gayr-i müslimlerin yoluna gidenlerin olacağını haber verir:

“Sizden öncekilerin yoluna adım adım, karış karış tabi olacaksınız. Hatta bir kertenkele deliğine girseler, siz de gireceksiniz.

Derler: Ya Rasulullah, Yahudi ve Hristiyanlara mı uyacağız?

Hz. Peygamber der: Ya kime? (Tabii onlara uyacaksınız).14

“Kıyamet alametlerinden ilki, insanları şarktan garba sürükleyen bir ateştir”15 hadisi de, Batı taklitçiliğine işaret eder görünmektedir. Bugün nasıl ki bizde Batı denildiğinde Avrupa, Amerika anlaşılıyorsa, onlarda da Doğu denildiğinde İslam âlemi anlaşılmaktadır. Osmanlının son devrinde, Tanzimat fermanıyla başlayan bu Batı hayranlığı milletimizin çoğu fertlerini ciddi boyutta etkilemiştir. İslam dünyasının çoğunun manzarası da çok farklı değildir.

1 Buhârî, Ezan, 72

2 Buhârî, Megazi, 38; İbn Hişam, Es-sire, II, 171-172

3 Tirmîzî, Menakıb, 31

4 Müslim, Cennet, 76

5 Buhârî, Cenaiz,55

6 Buhârî, Cenaiz,4

7 Tirmîzî, Zühd, 9; İbn Mace, Zühd, 19

8 Tirmîzî, Fiten, 23

9 Buhârî, Fiten, 13; Tirmîzî, Fiten, 17

10 İbn Mace, Fiten, 22

11 Ebu Davud, Fiten, 2; Tirmizî, Fiten, 33

12 Tirmizi, Fiten, 23

13 Ebu Davud, Melahim, 5

14 Buhâri, Enbiya, 50; Müslim, İlm, 6

15 Buhârî, Fiten, 24

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir